Deprem Sonrası Okula Başlayan Çocuklar İçin Ailelere Öneriler
Beklenmedik aniden ortaya çıkan deprem gibi afet olaylarında yetişkinler gibi çocuklarda da bazı fizyolojik ve psikolojik belirtiler tetiklenebilmekte ya da önceden var olan semptomlar artabilmektedir. İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi’nden Uzm. Kln. Psikolog Müge Leblebicioğlu Arslan çocukların deprem sonrası okula başlama süreçleriyle ilgili önemli bilgilendirmelerde bulundu.
Deprem sonrasında normalleşmenin en önemli adımlarından okula başlama sürecinde çocukları ve yetişkinleri nelerin beklediği hakkında bilgi sahibi olmamız ve sürecin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi adına son derece önemli olduğunu söyleyen Leblebicioğlu, çocuklar ve ergenlerin deprem gibi doğal afetlerden yetişkinlere göre daha çok etkilendiğini belirtti.
Bu etkilerin önemine vurgu yapan Leblebicioğlu,
“Ancak bu etki düzeyi afete doğrudan ya da dolaylı olarak ne şekilde maruz kalındığı, yaşı, bakım verenin tutumları ve sosyal medyaya maruz kalma oranı gibi faktörlere göre değişebilmektedir. Her ne kadar doğal afetlerin çocuk ve ergen bireyler üzerindeki psikolojik etkisi Travma Sonrası Stres Bozukluğu ‘TSSB’ gibi düşünülsede, her çocuğun afet sonrası aynı sorunu yaşayacağının düşünülmesi yanlış bir düşünce yapısı olacaktır. Çocuğun yaşadığı ona fazla gelen, taşıyamadığı her şey travma olarak adlandırılabilir. Travma sonrasında TSSB’nin yanı sıra; depresyon, uyum sorunları, öfke problemi, sürekli ağlama, okula gitme korkusu, ayrılık anksiyetesi, kazanılan becerilerin gerilemesi, fobiler ve patolojik yas afetlerden sonra çocuk ve ergenlerden sonra en sık görülen psikolojik etkiler olduğu söylenebilir“ diye konuştu.
Uzmandan Ailelere Tavsiyeler
- İlk adım okula başlayacak olan çocuğu, deprem hakkında bilgilendirmektir. Yapılan en büyük hatalardan biri çocuğa bir şey olmamış gibi davranmaya çalışmak, deprem kavramını açıklamamak olacaktır. Bu çocukların okula başladıklarında çevresindekiler tarafından doğrudan ya da dolaylı olarak var olan gerçekliğe bir anda savunmasız bir şekilde maruz kalmalarına neden olabilir. Çocuğun güven duyduğu kişiden ilk olarak mevcut duruma dair bilgi edinmesi son derece önemlidir. Çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun yapılan somutlaştırmalar, çocuğun travmatik olayı işlemesini kolaylaştırır.
- Travmanın işlenebilmesinde rutinler büyük rol oynamaktadır. Çocuk için bu rutinlerin en önemli parçalarından biri okuldur. Deprem sonrası kaygılı çocuk okula gitmek istemeyebilir. Bu noktada hem ebeveynler hem de öğretmenler çocuğun duygularını görebilmeli, kaygısını giderecek somutlaştırma ve güvendesin mesajlarıyla duygularıyla baş edebilmesine yardımcı olan bir rol üstlenmelidir.
- Okula başlayacak olan çocuk bu süreçte ailesiyle birlikte uyumak isteyebilir. Aile çocuğun ihtiyacını akut dönemde reddetmeden şu şekilde giderebilir; ‘’ Şu anda korkuyor olabilirsin bu sebeple birlikte uyumak istiyor olabilirsin. Bir süre birlikte uyuyabiliriz.’’ gibi geri bildirimlerle ancak sonrasında yavaş yavaş ayrışma sağlanarak çocuğun kendisini güvende hissetmesine yardımcı olunabilir.
- Çocuğun güven duygusunun yeniden oluşturabilmesi için ‘’Afet anında evde ve okulda ne yapılmalı? Güvenli alanlar neresi?’’ çocukla paylaşılmalı ve gösterilmelidir. Bu noktada ‘’şu anda güvendesin ve burası güvenli’’ mesajının verilmesi son derece önemli.
- Aile içerisinde duyguların rahatlıkla ifade edilebiliyor olması son derece önemli. Ev içerisinde duygularını ifade eden çocuk, okulda da ifade edebilen çocuğa dönüşecektir. Korkusunu ve kaygısını dile getirmekte güçlük yaşayan çocuk okula başladığında huzursuz olabilir, okula gitmek istemeyebilir ya da konsantrasyonda güçlük yaşanabilir. Duygu ifadesi çocuğun travmayı işleyebilmesini kolaylaştırır. Tam tersi olan ‘’ Erkek adam korkmaz. ‘’Kocaman adam oldun ağlıyorsun.’’ ‘’Sen ablasın.’’ gibi ifadelerden kaçınılmalıdır. Bu ifadeler çocuğu anlaşılmamış hissettirerek çocuğun duygularını bastırmasına ve travmayı işlemede zorlanmasına neden olacaktır.
- Çocuğunun okula gitmesi konusunda kaygı duyan ebeveynlerin çocukları da okula gitmekte zorlanabilir. Çünkü duygular bulaşıcıdır. Dolayısıyla ebeveynlerin bu süreçte kendi duygularını düzenleyebiliyor olması oldukça önemlidir. Ebeveynin kendisi içinde zorlu olan bu süreçte mümkün olduğunca korku, kaygı ve panik gibi duygusal dağılmaların çocuğun yanında gerçekleştirmemelidir.
- Duyguların bulaşıcılığı sadece ebeveyn çocuk ilişkisinde değil, okul-çocuk ilişkisinde de mevcuttur. Sınıf içerisinde yapılan grup çalışmaları örneğin; çocukların depremzedelere mektup yazması, yardım kolileri hazırlaması, birlikte resim yapmaları tüm sınıf içerisindeki çocukların aidiyet hissini, birlik, beraberlik ve güvenlik hissini yeniden yapılandırarak grup içi duygularını düzenlemesine yardımcı olacaktır.
- Travma sonrası akut dönemde gösterilen tepkiler beklendik ve normaldir. Ancak belirtilerin düzeyi giderek artıyorsa ve çocuğun işlevselliğini bozmaya başladıysa bu noktada ruh sağlığı uzmanına başvurmanız doğru olacaktır.