Sosyal Medya

Otomobil

EFI Automotive Türkiye’de Hedef Ciroyu 50 Milyon Euro’ya Çıkarmak!

Fransız otomotiv motorları ve aktarma organları üreticisi EFI Automotive, faaliyet alanını otomotivden tüm tekerlekli araçlara doğru genişletiyor. Bu kapsamda şirket, ağırlıklı olarak efficiency sensör denilen kam ve krank sensörlerinin üretimini gerçekleştirdiği Türkiye’de büyümeye devam ediyor.

EFI Automotive Türkiye’de Hedef Ciroyu 50 Milyon Euro’ya Çıkarmak!

 

EFI Automotive Gelecekte ADAS Sensör Gruplarına Odaklı Projelerde Yer Alacak!

 

Fransız otomotiv motorları ve aktarma organları üreticisi EFI Automotive, faaliyet alanını otomotivden tüm tekerlekli araçlara doğru genişletiyor. Bu kapsamda şirket, ağırlıklı olarak efficiency sensör denilen kam ve krank sensörlerinin üretimini gerçekleştirdiği Türkiye’de büyümeye devam ediyor. Türkiye’de VW Grubu, BMW, Renault, Ford ve Stellantis markalarıyla çalıştıklarını söyleyen EFI Automotive Türkiye Fabrika Direktörü Merve Uğur, “Ayrıca Oyak Renault ve Ford Otosan’ın İnönü fabrikalarının tedarikçileri arasında yer alıyoruz. Satışlarımızın yaklaşık yüzde 90’ı ihracata yönelik ve öncelikli lokasyonumuz da Avrupa. Geçtiğimiz yılı 38 milyon Euro’luk ciro ile geride bıraktık. Bu yıl hedefimiz bu rakamı 50 milyon Euro seviyesine çıkarmak. Global olarak sadece otomotiv değil, tekerlekli tüm araçlar için ADAS sensörlerimizde gelişim sağlamak istiyoruz” dedi.

 

Dünyanın önde gelen otomotiv motorları ve aktarma organları üreticilerinden EFI Automotive, ağırlıklı olarak efficiency sensör denilen kam ve krank sensörlerinin üretimini gerçekleştirdiği Türkiye’de büyümeye devam ediyor. Fransa’nın Lyon şehrinde 1936 yılında kurulan EFI Automotive’in globaldeki ikinci büyük üretim tesisi olan 8 bin 500 metrekare alana kurulu Türkiye fabrikası, yüzde 25’i kadınlardan oluşan 320 çalışanıyla 2023 yılını 21 milyon 750 bin parça üretimiyle geride bıraktı. Bu yıl 25 milyonluk üretimi hedefleyen şirket, her yıl cirosunun yüzde 9,5’ini Ar-Ge çalışmalarına aktararak yenilikçi ürünler geliştirmeye ve otomotiv sektörüne önemli katkılar sağlamaya devam ediyor.

Satışların yüzde 90’ı Avrupa’ya!

Türkiye’de VW Grubu, BMW, Renault, Ford ve Stellantis markalarıyla çalıştıklarını söyleyen EFI Automotive Türkiye Fabrika Direktörü Merve Uğur, “İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan üretim tesisimiz, Oyak Renault ve Ford Otosan’ın İnönü fabrikalarının tedarikçileri arasında yer alıyor. Satışlarımızın yaklaşık yüzde 90’ı ihracata yönelik ve öncelikli lokasyonumuz da Avrupa. Geçtiğimiz yılı 38 milyon Euro’luk ciro ile geride bıraktık. Bu yıl hedefimiz bu rakamı 50 milyon Euro seviyesine çıkarmak” dedi.

Üretimde yapay zekayı kullanıyoruz!

Gelecek dönemde EMPOS isimli elektrikli motor pozisyon sensörlerinin Türkiye’de seri üretimine başlayacaklarını vurgulayan Merve Uğur, şöyle devam etti:

“Türkiye fabrikamızda yeni teknolojileri kullanıyoruz. Yapay zekayı çok önce oluşturduğumuz safety dojo alanımızda kullanmıştık. Otomasyon robot uygulamaları ve birbiri ile konuşabilen MES üretim sistemleri gelecekteki yatırım alanlarımızın başında yer alıyor. EMPOS ve EFIPOWER gibi elektrikli mobilite alanına yönelik parçaları halihazırda üretiyoruz. Global anlamda sadece otomotiv değil, tekerlekli tüm araçlar için ADAS (sürücü destek sistemleri) sensörlerimizde gelişim sağlamak istiyoruz.”

 

Nitelikli personel sorunu mevcut

Teknik personel bulma konusunda ciddi sorunlar yaşadıklarına işaret eden Merve Uğur, “Y ve Z kuşakları iş hayatında biraz daha farklı yaklaşımlar sergileyebiliyor. Kariyer basamaklarını daha hızlı tırmanmak, daha rahat bir iş ortamında çalışmak bunlardan bazıları. Reel sektördeki birçok oyuncu maalesef teknik personel bulma noktasında zorlanıyor. Bu durum belli bir yerden sonra üretimi de tehdit eder bir noktaya geliyor” dedi. Meslek liseleri, üniversiteler, STK ve firmaların iş birliği içerisinde hareket etmesi gerektiğinin altını çizen Uğur, “Üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için önce eleman konusunu çözmemiz gerekiyor. Bu durum hem büyük hem de orta ölçekli firmalar için büyüyen bir sorun haline gelmeye başladı. Müfredat konusunda da MEB ve reel sektör temsilcilerinin daha fazla bir araya gelmesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.