Aisin Otomotiv Dijitalleşme Yatırımının Yüksek Kazanımlarına Dikkat Çekti
Fabrikalarını ProManage ile akıllı hale getiren sanayiciler ‘‘Dijitalleşen Sanayicilerin Tecrübe Paylaşımları’’ programında deneyimlerini anlatıyor…
Yeni endüstri çağının akıllı fabrikalarına öncülük eden ve sanayinin gelişiminde rol üstlenen ProManage, ST Endüstri Radyo iş birliğiyle hayata geçirdiği ‘‘Dijitalleşen Sanayicilerin Tecrübe Paylaşımları’’ program dizisiyle sektörlerin dijitalleşme yolculuklarına rehberlik ediyor.
Fark yaratan dijitalleşme yatırımlarını yöneterek sektörlerinde öne çıkan şirket yetkililerinin deneyimlerini paylaştığı program, başta KOBİ’ler olmak üzere pek çok farklı sektörden üreticiye dijitalleşmenin yol haritası ve kazanımları konusunda ışık tutuyor. Sanayinin bel kemiğini oluşturan otomotiv sektörünü de gündemine taşıyan programda; Toyoto Group bünyesinde yer alan Aisin Otomotiv Türkiye Başkanı Murat Ayabakan, dijital dönüşümle yakaladıkları başarıları anlatarak sektördeki firmalar için ilham verici bilgiler paylaştı.
Fabrikaları dijital alt yapılara entegre etmek isteyen ancak birçok soru işaretiyle karşı karşıya kalan sanayicileri, bu yatırımları bizzat deneyimlemiş sektör temsilcilerinin tecrübeleriyle buluşturan ProManage, “Dijitalleşen Sanayicilerin Tecrübe Paylaşımları” program dizisiyle oluşan sinerjinin Türk sanayisine hâkim olmasını amaçlıyor.
Her perşembe sabah 09.00-10.00 ve akşam 20.00-21.00 saatleri arasında farklı sektörlerden profesyonelleri ağırlayan programın moderatörlüğünü Doruk Yönetim Kurulu Üyesi ve ProManage Corporation Genel Müdürü Aylin Tülay Özden ile ProManage Müşteri Başarısı Yöneticisi Murat Uruş yapıyor. Programın kayıtlarına ise podcast olarak ST Endüstri Radyo’nun web sitesinden ve video olarak ProManage YouTube kanalından ulaşmak mümkün.
“Daha rekabetçi olmak ve daha yüksek verim elde etmek istedik”
İlk dijitalleşme adımlarının atılmasında en doğru veriye ulaşma ihtiyacının etkili olduğunu söyleyen Aisin Otomotiv Türkiye Başkanı Murat Ayabakan,yatırım kararı almalarındaki nedenleri şu şekilde paylaştı:
“Japon sistemi tamamen insan kontrolünde otomasyon ve hız üzerine kurulu bir sistem. Bu sistemin belli başlı alt kırılımları mevcut. Ayrıca bu kırılımların sürekli olarak iyileştirilmesi ve geliştirilmesi gerekiyor. Japon sistemi üzerine inşa edilen üretim organizasyonlarında sistem kendi kendine yetecek şekilde tasarlanıyor. Sadece bazı temel yazılımlarla veri toplamak ve bunu günlük olarak proses etmek faydalı olarak kabul ediliyor. Biz, verilerin manuel olarak kaydedilmesinin hataları da beraberinde getirdiğini deneyimledik. İşletme olarak gerçek verilerle çalıştığımızı sanırken aslında manipüle edilmiş verilerle çalıştığımızı gördük. Örneğin; gelen verilere göre verimlilik çok iyi görünürken kârlılığa bakıldığında beklenen rakamlara erişemediğimizi, hurda rakamları düşük görünürken fabrika turlarında hurda bunkerlerinin çok dolu olduğunu fark ettik. Dolayısıyla verilerin insan eliyle değil doğrudan kaynağından, gerçek zamanlı ve online olarak temin edilmesi gerekiyordu. Doğru veri ihtiyacına ek olarak, hem zamanla artan müşteri ve üretim potansiyeli hem de otomotiv sektörünün Endüstri 4.0 ile birlikte çok daha talepkâr olmasının etkisiyle manuel yöntemler yerine bilgi teknolojilerini tercih etmeye karar verdik. Burada yine Japon kültürünün getirmiş olduğu ‘adım adım iyileştirme’ yöntemini tercih ettik. Amacımız kendi sistemimizin, anahtar teslim bir MES ile birleştirilmiş ERP sisteminin getirilip kurulmasıydı. Uzun süre firmaları birbirleriyle karşılaştırdık, analizler yaptık ve en sonunda 2013 yılında ProManage sistemiyle yola çıkma kararı aldık. Bu sistem, 2014 yılında fabrikamızda kullanıma geçti.”
“Çalışanlara dijitalleşme ihtiyacının gerekliliğini iyi anlatmak gerekiyor”
Rekabetin olduğu her sektörde verinin toplanması ve işlenmesinin çok kritik olduğuna dikkat çeken Murat Ayabakan, dijitalleşme sürecinde yaşadıkları sorunlara ve aştıkları engellere değindi. Hiçbir değişim ve dönüşümün kolay olmadığını ve dijitalleşmenin aslında fabrikalarda iş yapış şekillerinin değişmesi anlamına geldiğini vurgulayan Ayabakan; “Çalışanlar, bir konfor alanı içinde bildikleri şekilde iş süreçlerini yönetiyor. Dijitalleşme kararı alındığında ise mevcut sisteme alışan çalışanlar için değişimin kendisi başlı başına bir probleme dönüşüyor. Kimileri değişime açık oluyor ve değişimin öncülüğünü yapıyor; kimileri ise çekimser kalıyor ve nötr davranıyor. Bazı çalışanlar ise değişime tamamen olumsuz yaklaşıyor. Bu noktada, çalışanlara dijitalleşme ihtiyacının gerekliliğini iyi anlatma şartı doğuyor. Sürece kendi açımızdan baktığımızda, Aisin Türkiye için değişimin beklenenden daha kolay gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Ekibimizde Kaizen mantalitesi olarak adlandırılan ilerlemeye ve yenilikçiliğe açık bir ruh hâkim. İnovasyon kültürünü benimseyen bir iş gücüyle çalıştığımız için sisteme rahat adapte olduk ve faydalarına hızlı ulaştık. Önceden maliyetleri görmek için ay sonunu beklerken şimdi istediğimiz zaman tek bir tıkla tüm verilere ulaşabiliyor, bakım maliyetlerini, ürün maliyetlerini ve kârlılıkları analiz edebiliyoruz” şeklinde konuştu.
“ProManage çalışma kültürümüze proaktif bir yaklaşım kazandırdı”
Üretim Yönetim Sistemi MES ile elde ettikleri kazanımlardan bahseden Murat Ayabakan; “ProManage ile yola çıktığımızda bize çok efektif ve verim elde edeceğimizi gösteren bir tablo gösterildi. Sistem sayesinde elde ettiğimiz ilk sonuçlar beklediğimizden daha şaşırtıcı ve etkileyiciydi. En küçük bir hamleyle bile istediğimiz hedefe varmamız büyük oranda kolaylaştı. Örneğin; herhangi bir verimlilik verisini analiz etmek, kalıp ömrüyle ilgili bir bilgiyi veya baskı sayısını görmek için aylık toplantıları beklemek zorunda kalmamaya başladık. Bu sayede giderek proaktif bir perspektif kazandık. Bu durum bize bazı ürünlerimizde istediğimiz kârlılık ve verimlilik seviyesinde olmadığımızı gösterdi. ProManage, anlık ve şeffaf bilgiler sağladığı için sürece hızlı bir şekilde müdahale edebilme şansı elde ettik. Sonuç olarak ProManage ile olan ortaklığımız, Aisin Türkiye’ye diğer Aisin fabrikalarından farklılaşmasını sağlayan bir yetkinlik kazandırdı. Aisin Global’in 2030’a kadar MES gibi dijital alt yapıları kullanacaklarını duyurdukları bugünlerde, çok daha önceden böyle bir adım atmanın haklı gururunu yaşıyoruz” dedi
“2014 yılından bu yana ciro artışından yeni işlere kadar büyük kazanımlar elde ettik”
Yapılan çalışmalara müşteri gözüyle bakıldığında ne gibi kazanımlar elde edildiği sorusuna yanıt veren Murat Ayabakan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aisin Türkiye olarak, 2014 yılından beri ciromuzu artırıyor ve portföyümüze yeni işler ekliyoruz. Bu sonuç aslında müşterilerimizi mutlu ettiğimiz anlamına da geliyor. Dünyadaki iki üst düzey OEM’in çok zorlu kriterlere tabi tutarak verdiği ödüllere lâyık görülmemiz de yine müşterilerimiz tarafından takdir gördüğümüzü gösteriyor. Son olarak, pandemiye rağmen en iyi otomotiv tedarikçilerinden biri tarafından verilen bir ödülü aldık. Dijital dönüşüme odaklanan diğer sanayiciler ve otomotiv tedarikçileri de aynı yolda yürüyerek müşteri memnuniyetlerini maksimum seviyeye çıkarıyor. Sektörümüzün dijital dönüşüme doğru bir şekilde uyum sağlaması çok sevindirici…”
MES, yalın üretimde kalite ve verimliliği artırarak rekabet avantajı sağlıyor
Kullanılan araçların yalın üretim tekniklerinde maliyeti düşürme noktasında büyük katkıları olduğunu söyleyen Ayabakan;
“Biz, daha önce yerinde izleme yaparak verileri manuel olarak kaydediyorduk. MES, bu işlemi yaparken verileri doğrulamamızı sağlayacak malzemeleri sunmaya başladı. Sistem; daha uzun süreli verileri alıp kendi yaptığımız gözlemlere uyan ve uymayan noktaları karşılaştırıp problemleri daha fazla detaylandırabilme şansı veriyor. Hataları yakalayabiliyor ve sorunları tespit edebiliyoruz. MES sistemi, onun sağladığı verilerin üstüne ilave ederek ve diğer dijitalleşme kanallarını da kullanarak veri toplamamıza yardımcı oluyor. Bu durum bir üretim sürecindeki en ince ayrıntıyı görmemizi ve üretim stratejimizi daha efektif kurgulamamızı sağlıyor. Bizi daha rekabetçi kılıyor, iş kaybetmemizi önlerken aksine yeni işler almamızda belirleyici oluyor. Sistemin şeffaf olması da verimliliği artırırken kalitenin de standartlaşmasını sağlıyor. Biz sistemle elde ettiğimiz veriler sayesinde ‘bu makine 30 saniyede bir, 3 saniye neden duruyor?’ sorusuna cevap bulabiliyoruz ve kayıp duruşlara anında müdahale edebiliyoruz. Aynı şey kalıp değişimleri için de geçerli. Örneğin, bir makinede 20 dakikada kalıp değişimi yapılırken aynı özelliğe sahip başka bir makinede 3 saat değişim yapılıyorsa neden böyle olduğunu sorgulayabiliyor ve nedenlerini görebiliyoruz. MES, sanayicilere tam da nereye bakması gerektiğini söylüyor ve doğru adımları atması için gerekli veriyi sunuyor” diyerek sistemin yalın üretimdeki avantajlarına dikkat çekti.
MES ile Aisin Türkiye’deki Kaizen verme oranı yüzde 19 arttı
Dijitalleşme yatırımları ile beyaz ve mavi yakalı çalışanların iş hayatında neler değiştiği konusuna da değinen Ayabakan;
“İlk başladığımız zamanlarda bazı çalışma arkadaşlarımız sürekli ölçümlenme baskısı hissettiğini söyledi, ancak biz bu sistemin faydalarını çalışanlarımıza doğru anlattık. Onlara bunun hem kişisel hem de genel faydalarını göstererek geri bildirim sağladık. Sonuç olarak MES sisteminin kuruluşundan itibaren Aisin Türkiye’deki Kaizen verme oranı yüzde 19 arttı, yani çalışanlar sistemi benimseyerek daha fazla Kaizen vermeye başladı. Çünkü kendileri de sistemin faydalarını gördü” şeklinde konuştu.
Makul sürelerde geri dönüş ve maksimum seviyede kazanım mümkün
Doğru hesaplamalar, doğru ihtiyaç tespitleri, ilgili süreçlerin çok iyi tasarlanması ve çalışanların ikna edilmesi sayesinde dijital yatırımlardan makul sürelerde geri dönüşler sağlanabildiğini söyleyen Aisin Otomotiv Türkiye Başkanı Murat Ayabakan;
“Özellikle KOBİ’lerin bilişim sistemlerine ihtiyaçları olduğu bir gerçek. Dijital dönüşüm konusunda yatırım maliyetinden çok ileriye dönük elde edilecek kazanımlar düşünülmeli… Örneğin, pres ihtiyacı olduğunda maliyet kadar diğer parametreler de düşünülüyor ve bu doğrultuda gerekli adımlar atılıyorsa bilişim sistemleri için de aynı kararlılık gösterilmeli. Aksi takdirde; yapılan bütçeler ya da bütçeleri kıyaslayacak veriler, makinelerin verimliliği ve bakım maliyetleri doğru ölçümlenemez. Sanayinin kalkınabilmesi için böyle bir bilinmezlik yerine doğru iş ortaklarıyla akılcı dijital dönüşüm adımları atılmalı” diyerek sözlerini tamamladı.