Bir elektrikli araç haftada yarım milyon şarkıya eşdeğer veri üretebiliyor!
Dünya çapında elektrikli araçlara olan ilgi artmaya devam ederken bu araçların veri kullanımı üzerinde yaratacağı etki de merak konusu oldu. Elektrikli araçların aynı zamanda bağlantılı araçlar olması, otonom sürüş destek sistemlerine ve sürüş asistanlarına sahip olması yüklü miktarda veri üretimine neden oluyor. Dünyanın önde gelen veri depolama çözümlerinin Türkiye’de dağıtımını üstlenen TD SYNNEX Türkiye ve her 10 otomobil üreticisinden 9’unun çözümlerini kullandığı NetApp Türkiye’den konuyla ilgili çarpıcı açıklamalar geldi. İşte elektrikli araçların gerçekte nasıl çalıştığının perde arkası…
Yaşanan teknolojik gelişmeler ve devletler tarafından verilen özel teşvikler sayesinde elektrik ve hibrit motorlu araçların üretiminde ve satışında büyük artış yaşanıyor. KPMG’nin 2022 yılında yaptığı Küresel Otomotiv Yöneticileri Anketi’ne göre otomotiv sektöründeki her 10 yöneticiden 8’i elektrikli araçların daha da yaygınlaşacağını belirtiyor. Dört yıl içinde küresel pazara 160 yeni elektrikli araç modeli geleceği tahmin ediliyor. Diğer yandan PwC’nin strateji danışmanlığı grubu Strategy& tarafından yayımlanan bir rapora göre ise elektrikli araç satışları dünya çapında 2022’de yıllık olarak yüzde 70 artarken Türkiye’de bu artış yüzde 172 olarak gerçekleşti. TÜSİAD’ın “Türkiye’nin 2. Yüzyılında Yüksek Teknoloji için Eylem Çağrısı” raporunda ise 2022’de 10,2 milyon adet gerçekleşerek bir önceki yıla göre yüzde 65 artış gösteren elektrikli araç satışının 5 yılın sonunda ulaşması beklenen yıllık satış adedinin 23,6 milyon olacağı tahmin ediliyor.
Dünya çapında elektrikli araçlara olan ilgi artmaya devam ederken bu araçların veri kullanımı üzerinde yaratacağı etki de merak konusu oldu. Bu araçların aynı zamanda bağlantılı araçlar olması, otonom sürüş destek sistemlerine ve sürüş asistanlarına sahip olması yüklü miktarda veri üretimine neden oluyor. Nitekim 2016 yılında yapılan bir vaka çalışmasında bir elektrikli otomobilin haftada ortalama beş terabayt veri üretebileceğine yer veriliyor. Bu ise haftada yaklaşık 5 milyon, günde ise yaklaşık 700 bin megabayt veriye denk geliyor. 320 kbps yüksek kalitede bir şarkının boyutu ortalama 8 MB olarak ele alınırsa bu, haftada 600 binden, günde ise 85 binden fazla şarkının tek bir kişi tarafından müzik platformlarında dinlenmesi ile neredeyse eş değer. Bu devasa veri miktarı dikkate alındığında elektrikli araçların ortaya çıkaracağı veri yükünün yönetilmesi, işlenmesi ve depolanması daha da önemli hale gelecek. Bulut sistemleri tüm endüstrilerde olduğu gibi bu endüstride de perde arkasındaki gizli güç olarak elektrikli araçların yaygınlaşmasında büyük bir rol üstleniyor.
“Elektrikli araçların potansiyelinden tam anlamı ile faydalanmak için bulut ekosistemine ciddi yatırımlar yapılmalı”
BT ekosisteminin küresel ölçekte lider distribütörlerinden olan ve BT’nin ihtiyaç duyduğu tüm çözümleri tek çatı altında sunan TD SYNNEX Türkiye’nin Genel Müdürü Behçet Yumrukçallı, elektrikli araçların giderek daha fazla kullanılmasının bulut sistemlerini daha da önemli hale getirdiğine dikkat çekerek,
“Elektrikli araçlar yerleşik sensörleri ve iletişim sistemleri aracılığıyla büyük miktarda veri üretiyor. Bu veriler arasında batarya performansı, araç hızı ve konum gibi bilgiler yer alıyor. Ayrıca otonom sürüşü de destekleyen bu araçlar güvenli ve verimli bir şekilde çalışabilmek için gerçek zamanlı trafik verileri, hava durumu ve yol koşulları da dâhil olmak üzere büyük miktarda veriye ihtiyaç duyuyor. Elektrikli araçlar tarafından daha fazla veri üretildiği için bu durum bulut depolamaya olan talebi de artırıyor. Bu nedenle ülke olarak elektrikli araçların sunduğu potansiyelden tam anlamı ile faydalanmak istiyorsak bulut ekosistemine de ciddi yatırımlar yapmalıyız. Bunun için çözümlerinin Türkiye’de dağıtımını üstlendiğimiz NetApp gibi bulut depolama sağlayıcılarının elektrikli araçlarla ilgili bulut tabanlı hizmetleri, otomotiv sektöründe geleceği şimdiden yakalamak isteyen oyunculara büyük faydalar sunacaktır. Diğer yandan TD SYNNEX gibi küresel distribütör ve çözüm ortaklarının bilgi ve deneyimlerinden istifa etmeleri de otomotiv sektörünün büyümesini hızlandıracaktır. Dağıtıcı rolümüz dışındaki çalışma modelimiz ile müşterilerimize bu bulut teknolojilerinde de fayda sağlıyoruz. Bu bağlamda CaaS yani Hizmet Olarak Danışmanlık modelimiz ile müşterilerimizin uzmanlardan yardım alarak, doğru danışmanlarla ihtiyaç duydukları teknolojileri en üst düzeyde kullanmalarına ve yönetmelerine yardımcı oluyoruz.” dedi.
“Otomotiv dünyası bulutu merkezine alarak düşünmeli”
Elektrikli araç üreticilerinin gelişmiş bir müşteri deneyimi sunabilmeleri için temel süreçleri bulutun gücünden faydalanarak modernize etmeleri gerektiğini belirten NetApp Doğu Avrupa, Orta Doğu ve İber-Amerika Bölge İş Ortağı Lideri ve Direktörü Maya Zakhour ise dijital dönüşümün, otomobil şirketleri için en önemli konu olmaya devam ettiğinin altını çizdi. Zakhour açıklamasında şunları söyledi:
“Dijital dönüşüm yolculuğunda otomobil şirketleri için de veriye erişim mücadelesi hala bir gerçek. Araç tasarımından üretime kadar, günümüzün otomotiv sektörü verilerle çalışıyor. Ancak, tüm bu verilerin birbirine bağlı ve kullanılabilir olması gerekiyor. Aksi durumda ortaya sadece devasa bir veri yığını çıkar ki bu da operasyonların verimli bir şekilde çalışmasını engeller. NetApp olarak biz ise hibrit çoklu bulut stratejimiz ile global çapta otomobil üreticilerinin uygulamalarını farklı ihtiyaçlarına ve ortamlarına göre geliştirmelerine olanak tanıyoruz. Bu kapsamda geliştirdiğimiz çözümleri TD SYNNEX’in geniş ekosistemi aracılığı ile de müşterilerimizle buluşturuyoruz. Böylelikle otomotiv endüstrisindeki müşterilerimizin operasyonlarını optimize etmelerini için küresel özel veri merkezlerimizden, üretim tesislerindeki uç sistemlerden ve genel bulutlardan oluşan bir kombinasyondan yararlanmalarına yardımcı oluyoruz. Günümüzde her 10 otomobil üreticisinden 9’unun NetApp’ı tercih etmesinin nedenlerinden biri de bu yaklaşımımızdır. Özetle bulut tabanlı dönüşüm; üretimi, çevikliği ve ölçeklenebilirliği artırmak isteyen otomobil üreticileri için de hayati önem taşıyor.”