Bitcoin bu hafta %8’den fazla değer kazandı, 68 bin dolar seviyesini geçti
Yeni günde Bitcoin 68.112 dolar, Ethereum da 2.632 dolar seviyesinde işlem görüyor. Kripto para piyasasının toplam değeri 2,33 trilyon dolar. Bitcoin’in piyasa değeri 1,35 trilyon dolar, Ethereum’un piyasa değeri ise 316 milyar dolar. Dün ABD’deki spot Bitcoin ETF’lerinde toplamda 470,5 milyon dolar, spot Ether ETF’lerinde de net 48,4 milyon dolar giriş gerçekleşti. CoinTR Araştırma Departmanı tarafından hazırlanan bültende kripto para sektöründeki gelişmelere yer veriliyor.
Orta Doğu’daki gerginlik nedeniyle petrol ve enerji fiyatları yükselirse Bitcoin değer kazanabilir.
Bir borsanın kurucularından olan Arthur Hayes, , 16 Ekim’de yayımladığı blog yazısında İran ile İsrail arasındaki bir çatışmanın büyük petrol ve doğalgaz sahalarını hedef alabileceğini ve bu durumun diğer enerji fiyatlarını da yukarı çekeceğini söyledi. Bu senaryoda Bitcoin’in değerinin artacağını savunan Hayes, Bitcoin’i “dijital formda depolanan enerji” olarak tanımlayarak, enerji fiyatlarındaki artışın Bitcoin’in fiat para birimleri karşısında değer kazanmasına yol açacağını ifade etti. Hayes, ayrıca geçmişte yaşanan 1973-1982 petrol krizlerine de atıfta bulunarak, bu dönemde petrol fiyatlarının %412, altın fiyatlarının ise %380 arttığını belirtti. Bitcoin’in o dönemde mevcut olmadığını, ancak enflasyonist dönemlerde emtialarla bazı benzerlikler gösterdiğini vurguladı. Hayes’e göre Orta Doğu’dan gelen petrol arzı kesilse bile Bitcoin blockchaini işlemeye devam edecek ve Bitcoin’in değeri enerji karşısında en azından sabit kalacak, fiat para birimlerine karşı ise yükselecek. Bu hafta petrol fiyatları düşerken, Bitcoin %8’den fazla değer kazandı ve 68.000 dolar seviyesini aştı. Aynı dönemde altın fiyatları da rekor seviyeye ulaşarak ons başına 2.711 doları gördü. Yatırımcıların, ABD seçimleri ve Orta Doğu’daki gerginlikler nedeniyle alternatif varlıklara yöneldiği gözlemlendi.
SEC, Ripple davasında daha önce verilen karara karşı itirazını sürdürmek için bir sonraki adımları attı, dava süreci devam ediyor
SEC, Ripple CEO’su Brad Garlinghouse ve kurucu ortağı Chris Larsen’i de içeren konularda New York Güney Bölgesi Mahkemesi’nin hata yapıp yapmadığını sorgulayan “Sivil Temyiz Öncesi İddia Bildirimi” (Form C) başvurusunu dün sundu. SEC, Ripple’ın dijital varlık platformlarında XRP satışlarının yasal değerlendirilmesini yeniden incelemesini talep ederek, kararı “de novo” (önceki kararlara bağlı kalınmaksızın) olarak gözden geçirilmesini istedi. Ripple’ın Baş Hukuk Sorumlusu Stuart Alderoty, mahkemenin “XRP’nin bir menkul kıymet olmadığı” kararının temyiz edilmediğini ve bu kararın hala geçerli olduğunu belirtti. 2020’de SEC, Ripple’ı XRP satışlarıyla 1.3 milyar dolarlık kayıtsız menkul kıymet satışı yapmakla suçlamıştı. Mahkeme ise bazı XRP satışlarının menkul kıymet yasalarını ihlal etmediğine karar vermiş, ancak kurumsal yatırımcılara yapılan satışların menkul kıymet olduğunu belirlemişti.
Vadeli işlem hacimleri gerilerken DEX’ler, CEX’lerle rekabet etmekte zorlanıyor
Eylül ayında merkeziyetsiz borsaların (DEX) vadeli işlem hacmindeki payı, Şubat ayındaki %5,18 zirvesinden %3,26’ya geriledi. Bu oran, vadeli işlemlerin merkezi borsalara (CEX) kıyasla DEX’lerdeki hacmini gösteriyor ve uzun vadede tüccarların merkeziyetsiz platformları tercih edip etmeyeceği konusunda soru işaretleri doğuruyor. Hyperliquid gibi bazı DEX’ler etkileyici hacimlere ulaşsa da, genel olarak DEX’ler vadeli işlem piyasasında büyük bir paya sahip olamıyor. Örneğin, sadece Bitcoin vadeli işlemlerinde Binance, aylık 1,4 trilyon dolarlık işlem hacminin 480 milyar dolarlık kısmını kontrol ediyor. DEX’ler, likidite eksikliği ve kullanıcı deneyimindeki zorluklar gibi nedenlerle tüccarların merkezi platformlara yönelmesine engel olamıyor. Merkezi borsalardaki derin emir defterleri DEX’lere kıyasla daha avantajlı fiyatlandırma ve daha az fiyat kayması sağlıyor. Ayrıca, DEX’lerde akıllı sözleşmelerle etkileşim ve gas ücretlerinin yönetimi kullanıcılar için karmaşık olabiliyor. DEX’lerin benimsenmesinin artması sadece CEX’lerle rekabet etmelerine değil, merkeziyetsizliğin avantajlarını kullanarak yeni değer önerileri oluşturmalarına bağlı. Geliştirilen yeni likidite sağlama mekanizmaları daha kullanıcı dostu arayüzler ve zincirler arası vadeli işlem sözleşmeleri bu yönde önemli adımlar olarak öne çıkıyor.