Dinamik Dünya, Sabit Yazılım ile Yürümüyor
İşletmelerin geleceğine geniş bir etkisi olan dijitalleşme trendlerini yakından takip etmek, Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler için bir zorunluluk haline geldi. Workcube Türkiye Yöneticisi Olgar Ataseven, “Dinamik dünya, sabit yazılımla yürümez” diyerek, işletmelerin dijitalleşme yol haritasını açıkladı.
Workcube Türkiye Yöneticisi Olgar Ataseven; pandemiden önce işletmeler için dijital dönüşüm harcama tahminlerinin 2 trilyon dolar seviyesinde olduğunu belirterek, “Dünyada 125 milyon işletmenin dijital ekonomiye uyumlu olmak üzere 2-2,5 trilyon dolar arasında dijital dönüşüm yatırımı yapması gerektiği belirtilirken, pandemiden sonra bu rakam 3 katına çıktı.” dedi.
Dijitalleşme değişime uyumlanma sürecinde büyük rol oynuyor
Pandeminin iş ve sosyal hayatta her şeyin nasıl birden altüst olabileceğini çok iyi gösterdiğinin altını çizen Ataseven, “Değişmeyen tek şeyin değişim olduğu bir çağdayız. Sadece pandemi değil, teknolojik, yasal ve kültürel dönüşümler de işletmelerin yeniçağın beklentilerine hızla adapte olmasını gerektiren temel faktörler arasında. Şirketlerin artık var ve yok olma savaşlarında en önemli silahları değişime uyum sağlama yetenekleri. Dijitalleşme ise bu değişime uyumlanma sürecinde büyük rol oynuyor.
Djitalleşme sadece yazılım almak demek değil
Maalesef geleneksel şirketler dijitalleşme yoluna girmedikleri için yavaş yavaş yıkım ve iflasa sürüklendiler. Bunların birçok örneğini Türkiye’de ve dünyada gördük. Şirketler sadece yazılım alarak dijitalleşeceğini düşünüyor ve zayıf kalıyor. Bu temel hatalardan biri. Oysa dijital dönüşüm bir stratejik ve kültürel dönüşüm demek. IDC araştırmalarına göre, dijitalleşme yeni ekonomiye uyumlu iş modelleriyle çalışmak anlamına geliyor. Dijitalleşme sadece ERP ve bilgisayar almakla gerçekleşmiyor. Bazı büyük kurumlar var ki 100’ün üzerinde yazılım kullanıyor. Türkiye’de ise özel sektörde 17 farklı yazılım ve excel kullanan şirketler var. Ama dijitalleşmiş olduklarını söylemek çok zor. Yazılımlar birbiriyle konuşmuyor, veriler birbiriyle öyle kopuk ki, biz bunları bel büken sistemler olarak adlandırıyoruz. Bu durum sistemler üzerinde hem finansal hem operasyonel baskı yaratıyor. Böyle bir karmaşa ve kaos ile değişime nasıl adapte olabilirsiniz ki? Doğru şekilde satın almayı bilmeyen, modaya uyarak alım yapan şirketlerde bu durum çok fazla yaşanıyor.
İş süreç ve modellerinde yenilikçi olun
Verimlilik ve yenilikçiliğin rekabet gücünü artırmak için iki temel faktör var. Verimliliğin temel amacı rekabet gücünü yükseltmek ancak tek başına yetmiyor, yenilikçilik gerekiyor. İş süreç ve modellerinde yenilikçilik çok önemli yer tutuyor. Dijitalleşmeyi bir kaldıraç olarak görerek çalışmak gerekiyor.
Dijital altyapınızın sizi değişime uyumlu hale getirmesi çok kritik
Şirketlerin dijitalleşme altyapısı, değişen iş koşullarına, iş süreçlerine, operasyonlarına, ürün ve hizmetlerine adapte etme yeteneğinin yüksek olması rekabette firmaları birkaç adım öne taşıyor. Pandemi döneminde sağlık, ev temizlik ve kişisel hijyen gibi ürünler üreten Workcube müşterileri üretimlerini 3 vardiyaya çıkardı. Online satışları patladı. Beyaz yaka evinden çalışmak zorunda kaldı. Bu beraberinde çok iyi bir üretim planlama ve lojistik yönetimi zorunluluğu getirdi. Tüm şirket çalışanlarının gerçek datayla ve hızla iş yapması gerekti. Eğer ellerinde Workcube gibi internet tabanlı ve açık kaynak kodlu bir çözüm olmasaydı bu süreci ve fırsatı değerlendiremeyeceklerdi. Müşterilerimiz bu hızlı değişime adaptasyonda kendilerine çok büyük bir değer kattığını deneyimledi. Dijital altyapının yeni dünya stratejisine uygun kurulması kadar, bu altyapının değişen dünya düzenine uyum sağlama yeteneği de bir o kadar kritik bir konu. Eski teknolojili, değişime ve internete kapalı çözümler şirketleri değişen dünyada bir dehlizin içine sokuyor. Bundan kaçınmak gerek.
Yeşil ekonomi dalga dalga üzerimize geliyor
Hepimizin bundan sonra ister bireysel ister şirket olarak sera gazının, yaprağın, doğanın, hayvanların, suyun, toprağın haklarını korumamız lazım. Herkes yeşil ekonomiye geçiş sürecinde bu bilince hakim olmalı. Yeşil ekonomi dalga dalga üzerimize geliyor. Paylaşım ekonomisinde ise kimse tek başına değil. Toplum ve müşteriler organize olabiliyor. Sosyal medya ile birlikte yeni bir tüketici bilinci oluşuyor. Sürekli kurallar, kanunlar, iş kültürleri değişiyor. İşte bu nedenle dinamik dünya, sabit yazılımla yürümez diyoruz.” şeklinde görüşlerini belirtti.