Sosyal Medya

Güncel Teknoloji

L’ORÉAL TÜRKİYE “Sürdürülebilirlik Devrimi” ile Somut Adımlar Atıyor!

L’ORÉAL TÜRKİYE “Sürdürülebilirlik Devrimi” ile Somut Adımlar Atıyor!Birbirinden yenilikçi ve iddialı, birçok sürdürülebilirlik projesini eş zamanlı olarak hayata geçiren L’Oréal Türkiye, “ÇEVRE, İKLİM ve TOPLUMLAR” üzerinde olumlu etki yaratmaya 2022’de de devam ediyor.

L’Oréal Türkiye her yıl, 53.000 İstanbullu’nun bir günlük su tüketimine eşdeğer su tasarrufu sağlamayı hedefliyor.

L’ORÉAL TÜRKİYE “Sürdürülebilirlik Devrimi” ile Somut Adımlar Atıyor!

Birbirinden yenilikçi ve iddialı, birçok sürdürülebilirlik projesini eş zamanlı olarak hayata geçiren L’Oréal Türkiye, “ÇEVRE, İKLİM ve TOPLUMLAR” üzerinde olumlu etki yaratmaya 2022’de de devam ediyor. L’Oréal Türkiye, “Gelecek için L’Oréal” ile dünyanın sınırlı kaynaklarına ve toplumların içinde olduğu koşullara saygılı, yeni nesil bir değişim modeli yaratmayı amaçlıyor. L’Oréal Türkiye, ülkemizde de giderek artan kuraklık tehdidine karşı İstanbul Üretim Tesisi’ni “suyu geri dönüştürerek kullanan su dostu fabrika”ya dönüştürerek her yıl 10 milyon litre, “53.000 İstanbullu’nun 1 günlük su tüketimine eşdeğer” su tasarrufu sağlamayı hedefliyor.

Güzellik pazarının 1,5 katı büyüme iddiasını sürdürerek 2022’nin ilk 4 ayında pazar payını %25’e çıkaran L’Oréal Türkiye, sadece finansal sonuçlarıyla değil sürdürülebilirlik konusunda attığı somut adımlarla da öne çıkıyor. L’Oréal Grup’un stratejik öneme sahip ilk 20 ülkesi arasında yer alan L’Oréal Türkiye aynı zamanda iş hacminin %30’unu oluşturan online pazarda “%100 PLASTİKSİZ E-TİCARET” yaklaşımıyla sürdürülebilirliği iş yapış şeklinin merkezinde konumlandırıyor. Dünyanın en kapsayıcı sürdürülebilirlik programlarından biri olan ‘Gelecek için L’Oréal’i her alanda uygulayan L’Oréal Türkiye “%100 EKO-DİZAYN” ilkesiyle üretilen stantlarıyla atıklarını azaltarak geri dönüşüm etkisini genişletiyor.

“Dünyayı Harekete Geçiren Güzelliği Yaratmak” vizyonuna, L’Oréal Grup’un yenilikçi ve iddialı sürdürülebilirlik taahhütlerini ortaya koyan L’Oréal For The Future (Gelecek için L’Oréal) programına bağlı olarak çalışmalarını aralıksız sürdüren L’Oréal Türkiye, bilim insanları tarafından tanımlanan “Gezegenimizin Sınırları”nın aşılmaması için güçlü ve somut adımlar atmaya, eş zamanlı olarak birçok farklı sürdürülebilirlik projesi hayata geçirmeye devam ediyor.

L’Oréal Türkiye CEO’su Sinem Sandıkçı Gökçen

L’Oréal Türkiye CEO’su Sinem Sandıkçı Gökçen konu hakkındaki görüşlerini

“DNA’sında bilim olan lider Tekno-Güzellik şirketi olarak L’Oréal Grup, çevresel sorunlara ilişkin bilgi toplayan, şirketleri çevresel verilerini açıklamaya teşvik eden ve bu konudaki eylemlerini değerlendiren kar amacı gütmeyen global uluslararası sivil toplum kuruluşu CDP (Carbon Disclosure Project) tarafından kurumsal sürdürülebilirlikte üst üste 6. kez dünya lideri olarak tescilledi. Gururla belirtmek isterim ki L’Oréal Grup, “İklim Değişikliği, Su Güvenliği ve Orman” olmak üzere üç çevresel temanın tümü için 6 yıl üst üste “A” almayı başaran ilk ve tek şirket oldu. Sürdürülebilirlik her zaman işimizin kalbinde yer alıyor. Gezegenimizin acil müdahale edilmesi gereken sorunları için somut adımlar atmamız gerektiğini biliyor ve uzun yıllardır iklim, su, çevre, doğal kaynaklar ve toplumlar özelinde kapsamlı projeler hayata geçiriyoruz.

L’Oréal Türkiye olarak yaptığımız çalışmalarla “Gelecek için L’Oréal” sürdürülebilirlik programımızın hedeflerine ulaşılmasına çok büyük katkı sağlıyoruz. Türkiye’de sürdürülebilirliği su tasarrufu başta olmak üzere mümkün olan her alanda hayata geçirmeye devam ediyoruz. Bu yıl, Türkiye’de güzellik sektöründe bir ilk olarak hayata geçireceğimiz suyu geri dönüştürerek kullanan su dostu fabrikamızın heyecanını da Dünya Çevre Günü vesilesiyle paylaşmak istedik, şimdiden emeği geçenlere teşekkür eiyor ve tüm sektörler için teşvik edici iyi bir örnek olmasını diliyorum.” sözleriyle paylaştı.

“Kutuplar ve dolayısıyla tüm dünyada yaşanan iklim değişimleri geleceğimiz için büyük bir tehdit olmaya devam ediyor. L’Oréal Grup dünya çapında en kapsayıcı sürdürülebilirlik programlarından birini hayata geçirerek gerçek bir fark yaratıyor. L’Oréal Türkiye’yi özellikle hayata geçirdiği kapsayıcı ve yenilikçi sürdürülebilirlik projeleri için bir bilim insanı olarak içtenlikle tebrik ediyorum.” şeklindeki sözleriyle konu hakkında yorumlarını paylaşan TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Kutup Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Burcu Özsoy, BM’nin küresel sürdürülebilirlik hedefleri arasında da yer alan su kaynaklarının korunması konusunun da önemine değindi.

L’Oréal Türkiye CEO’su Sinem Sandıkçı Gökçen

L’ORÉAL TÜRKİYE’DEN PLASTİKSİZ VE ATIKLARIN AZALTILDIĞI BİR DÜNYA İÇİN: “GERİ DÖNÜŞÜM HAREKETİ”

L’Oréal Türkiye’de her şey plastiksiz bir dünya için ve ÇEVRE odaklı Geri Dönüşüm Hareketi iş yapış şeklinin her aşamasında ön plana çıkıyor. Geri dönüşüm(recycle), ileri dönüşüm(upcycle) ve yeniden doldurulabilir(refill) aksiyonlarıyla L’Oréal Türkiye, sürdürülebilirliği iş yapış şeklinin kalbinde konumlandırıyor.

•    L’Oréal Türkiye “PLASTİKSİZ E-TİCARET” yaklaşımıyla 2021 yılından bugüne, e-ticaret ve B2B gönderilerinde dolgu ve koruma malzemelerinin, koli ve güvenlik bantlarının %100’ünü, plastik yerine geri dönüştürülebilir(recycle) kağıt olarak kullanılıyor.

•    Satış noktalarında kullanılan stant malzemelerinin %100’ü EKO-DİZAYN ile üretiliyor.

•    Atıkları azaltmak amacıyla artık kullanılmayan ürün teşhir üniteleri ileri dönüşüm hareketiyle(up cycle) kitaplığa dönüştürülerek tekrar değerlendiriliyor. Proje kapsamında bugüne kadar 304 duvar ünitesi geri dönüştürülerek Anadolu’nun çeşitli illerindeki 36 okul için kitaplık, anaokullaları için dolap, kedi evleri ve yönlendirme tabelaları üretildi. Proje geri dönüşümü yapılan teşhir ünitelerinin sayısı arttırılarak devam ediyor.

•    L’Oréal Türkiye Genel Merkezi’nde yiyecek-içecek vb. gibi organik atıklar, kompost makinesi kullanarak ileri dönüşümle(upcycle) doğal gübreye dönüştürülüyor, kişisel bahçe ve bitki bakımlarında tekrar değerlendirmek üzere çalışanların kullanımına sunuluyor. Bu yöntemle yıllık ortalama 252 kg kompost/organik gübre üretilerek atıklar doğaya kazandırılıyor.

•    L’Oréal Grup, Carbios’un enzimatik teknolojisi kullanılarak geri dönüştürülen plastik ile üretilmiş ilk kozmetik şişesini tanıttı. Biotherm, 2025 yılında bu çığır açan yeniliğe dayalı şişeleri üretime geçirmeyi hedefleyen Grup’un, geleceğin şişesinde ürün piyasaya süren ilk markası olacak. Bu yeni enzimatik teknolojisi; şeffaf, renkli, opak ve çok katmanlı her türlü PET’in geri dönüştürülmesinde kullanılabiliyor ve bu teknoloji ile plastikler, sonsuz kez geri dönüştürülebiliyor.

•    “Yeşile Bağlılık Sözü” veren Garnier, “YEŞİL BİR ADIM” kampanyası ile sosyal medyada yapılan her bir paylaşımı için sivil toplum kuruluşu “Plastics for Change” iş birliğiyle 5 plastik şişeyi geri dönüştüyor. Kampanya kapsamında, kendi yeşil adım videolarını çekerek paylaşım yapan herkes için ise 10 plastik şişe geri dönüştürülüyor. Bu kampanya ile 2 milyon plastik şişenin geri dönüştürülmesi ve yeşil adımların paylaşılmasıyla farkındalık yaratılması hedefleniyor.

•    Sürdürülebilirlik konusunda duyarlı markalardan biri olarak fark yaratan Kiehl’s, geri getirilen her bir Kiehl’s ambalajı için tüketicilerine yıldız veriyor ve tüketiciler topladıkları yıldız sayısına göre ödüller kazanıyor. Bu sayede Kiehl’s geri dönüşümü(recycle) teşvik ediyor, farkındalık yaratıyor ve gezegenimizin geleceğine olumlu katkı sağlıyor.

•    L’Oréal Professionnel Serie Expert ürünlerinde %95’e kadar geri dönüştürülmüş plastik kullanılıyor, üretim süreçlerinde kullanılan suyun %100’ü geri dönüştürülüyor ve üretim fabrikası, CO2 nötr olarak üretim yapıyor. L’Oréal Professionnel Dia Light serisi ise %95’i geri dönüştürülmüş alüminyumdan üretilen tüp, %100 geri dönüştürülmüş plastikten üretilen kapak ve geri dönüştürülülebilir kartondan üretilen kutu ile yine sürdürülebilirliği temel alıyor.

•    La Roche-Posay, Anthelios güneş koruyucu ürününü geri dönüşümlü malzemeler kullanılarak üretilen ambalajıyla tüketicilerine sunuyor. Ambalajdaki plastik kullanımı %45 oranında azaltan La Roche Posay, 2025 yılına kadar %70 oranında geri dönüştürülmüş plastikten üretilen ambalajlar ile devam ederek 10.000 ton saf plastik tasarrufu sağlanması hedefleniyor.

•    Armani’nin sorumluluk bilincini ortaya koyan parfümü MY WAY için dünyanın dört bir yanından toplanan doğal içerikler, sürdürülebilir yollarla elde ediliyor. Yenilikçi şişesi, atığı azaltmak ve geri dönüşümü desteklemek için göz alıcı ve zahmetsiz bir çözüm sunarak tekrar doldurulabiliyor (refill). Ekolojik ve biyolojik çeşitliliği koruyan orman koruma programlarına yapılan katkı ile MY WAY, karbon nötrlüğe ulaşıyor. Bunlara ek olarak MY WAY ile Armani, lokal sivil toplum kuruluşlarıyla yürütülen projeler ile kısıtlı imkanları olan toplulukların sosyo-ekonomik gelişimini de destekliyor.

ORMANLAR, DOĞAL KAYNAKLAR VE HAYVANLARIN KORUNDUĞU BİR DÜNYA İÇİN: “ÇEVRE HAREKETİ”

L’Oréal Türkiye’de ormanların korunması, doğal kaynakların doğru şekilde kullanılması sürdürülebilirlik yaklaşımının temel yapıtaşları arasında yer alıyor ve ÇEVRE Hareketi tüm iş faaliyetlerinde belirleyici kriter olarak öne çıkıyor.

•    L’Oréal Grup 1989’dan beri, yasalarca yasaklanmasından 14 yıl öncesinden itibaren, ürünlerini hayvanlar üzerinde test etmiyoruz. Kozmetik ürünlerin güvenliğini garantilemek için etkili, hayvanlar üzerinde uygulanmayan yöntemler bulunmaktadır. Örneğin 40 yıldan daha uzun bir süre önce L’Oréal Grup, kozmetik içeriklerin ve ürünlerin insan cildine olan etkisini daha doğru analiz etmek için yeniden oluşturulmuş insan cildi geliştirmiş ve bu konuda öncü olmuştur. L’Oréal Grup’un hiçbir markası, kozmetik ürünlerini ve içeriklerini hayvanlar üzerinde test etmiyor. Garnier yakın bir zaman önce hayvanlar üzerinde yapılan testleri sona erdirmek için çalışan lider bir kuruluş olan Cruelty Free International Leaping Bunny programı tarafından resmen, global kapsamda “Cruelty Free” olarak onaylanmıştır. IT Cosmetics, Pureology, Urban Decay, NYX Professional gibi diğer markalarımız da zaten PETA sertifikasına sahiptir.

•    Önemli çevresel sorunlarla ilgili gerekli aksiyonları almak, zarar gören doğal deniz ve orman eko-sistemlerini kurtarmak üzere 100 Milyon Euro, zor şartlardaki kadınlara destek sağlamak için ise 50 Milyon Euro olacak şekilde belirlenen fon, tüm dünyadaki Sivil Toplum Kuruluşları (STK) tarafından hayata geçirilen projeler aracılığıyla değerlendirilecek. Ülkemizdeki STK’larla görüşmeler tüm hızıyla devam ediyor

•    KIEHL’S, FUTURE MADE BETTER programı ile daha iyi bir gelecek için global iklim krizine karşı çevre teknolojileri geliştiren bir sosyal girişim olan ecording ile iş birliği yapıyor ve bu program ile her bir Kiehl’s alışverişi, doğaya ecoDrone ile bırakılan bir tohum olarak geri dönüyor. KIEHL’S, FUTURE MADE BETTER programı Türkiye’nin ağaçlandırılmasına ve gezegenimizin geleceğine katkı sağlıyor.

•    Tüketicilerin daha sürdürülebilir seçimler yapmalarına imkan sağlamak ve bilinçlendirmelerini sağlamak hedefiyle “Çevresel ve Sosyal Etki Etiketleme Sistemi” geliştirdi. Bu yenilikçi sistem ile ürünlerin çevresel ve sosyal etkileri, A’dan E’ye uzanan bir skala ile şeffaf bir şekilde tüketicilerle paylaşılıyor ve tüketiciler artık aldıkları ürünlerin çevresel ve sosyal etkilerini etiket üzerinde görebiliyor. İlk olarak Garnier markası ile markanın saç bakım ürünlerinde başlayan uygulama, kademeli olarak tüm marka ve kategorilerde kullanılmaya başlanacak. Bağımsız bilim uzmanları tarafından onaylanan bu sistemde, tüm veriler bağımsız denetim kurumu Bureau Veritas tarafından denetlenerek sertifikalandırılıyor.

L’ORÉAL TÜRKİYE’DEN CO2 SALINIMININ AZALTILDIĞI BİR DÜNYA İÇİN: “KARBON-NÖTR HAREKETİ”

L’Oréal Türkiye’de karbon ayak izinin azaltılması önem listesinin başında geliyor ve ÇEVRE odaklı Karbon-Nötr Hareketi tüm iş faaliyetlerinde önceliklendiriliyor.

•    L’Oréal Türkiye, ürünlerin nakliyesinden kaynaklanan CO2 salınımını azaltmak amacıyla CNG’li araçlarla nakliye yapıyor. 2016 yılına göre taşıma kaynaklı CO2 salınımı %43 azaltıldı.

•    L’Oréal Türkiye araç filosunun %71’i hybrid araçlardan oluşuyor. CO2 salınımı, 2021 yılında 42 ton daha az hale gelmiştir.

L’ORÉAL TÜRKİYE’DEN SU KAYNAKLARININ KORUNDUĞU BİR DÜNYA İÇİN: “SU TASARRUFU HAREKETİ”

Dünyadaki su talebinin 2050 yılına kadar %55 artacağı öngörülüyor. Sadece 5 yıl içinde insanların üçte ikisi su sorunu yaşayacak ve acilen harekete geçilmezse, insanlık susuz kalma tehdidiyle mücadele ediyor olacak.

•    Tekno-Güzellik lideri L’Oréal Grup ve çevresel yenilik şirketi Gjosa iş birliğiyle geliştirilen Water Saver duş başlığı, giderek artan global su kıtlığına somut bir yanıt vermek için üretildi. Güzellik salonlarında kullanılmak üzere geliştirilen bu teknoloji, doğrudan lavabolara takılıyor ve şampuan, saç kremi ve özel işlem için kullanılacak farklı 3 yuvası ile saç ürünlerini direkt su akışına dahil ediyor. Water Saver duş başlığı; yüksek basınçlı, bir akışta birbirine çarpan mikro iyonlu damlacıklar oluşturarak çalışıyor ve her bir yıkama su tüketimini %65’e kadar azaltabiliyor. Water Saver bu özelliğiyle kuaför yıkama alanlarında %65’e kadar su tasarrufu sağlamak için patentli su parçalama teknolojisinden yararlanan dünyadaki ilk duş başlığı olma özelliğini taşıyor. Water Saver başlığı ile saçtaki şampuanı arındırmak için 7 litre yerine sadece 2,4 litre su kullanmak yeterli. 100.000 güzellik salonunun L’Oréal Water Saver teknolojisi kullanması halinde 6,8 milyar litreye kadar su tasarrufu sağlanabiliyor.

•    L’Oréal Türkiye merkez ofisinde yağmur suyu depolanarak bahçe/bitki sulamaları için tekrar kullanıyor ve bu yöntemle yıllık ortalama 6.000 lt yağmur suyu tasarruf ediliyor.

•    L’Oréal Türkiye, ülkemizde de giderek artan kuraklık tehdidine karşı İstanbul Üretim Tesisi’ni “suyu geri dönüştürerek kullanan su dostu fabrika”ya dönüştürerek her yıl 10 milyon litre, “53.000 İstanbullu’nun 1 günlük su tüketimine eşdeğer” su tasarrufu sağlamayı hedefliyor. L’Oréal Türkiye Üretim Tesisi su tasarrufu konusundaki bu yeni projesinin yanı sıra uzun yıllardır birçok alanda sürdürülebilirlik çalışmaları hayata geçiriyor. Bu çalışmaların başında; fabrika çevresindeki biyo-çeşitliliğin belirlenmesi için envanter çalışması yapılması, fabrika eko-sistemi içindeki bitki ve hayvanların korunması ve doğaya sıfır atık yaklaşımıyla atık yönetiminin sağlanması geliyor. L’Oréal Türkiye Üretim Tesisi aynı zamanda çalışanlarına yönelik iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları ve başarılarından dolayı, uluslararası olarak tanınan ve İngiltere’de uzun yıllardır düzenlenen  RoSPA (The Royal Society for the Prevention of Accidents) 2022 Sağlık ve Güvenlik Ödülleri’nde Altın Ödülü almaya hak kazandı.

“GELECEK İÇİN L’ORÉAL” PROGRAMIYLA GRUP, YENİLİKÇİ VE CESUR 2030 TAAHHÜTLERİNİ ORTAYA KOYUYOR.

İKLİM

•    2025 yılı itibarıyla iş sahalarımızın tümünde enerji verimini arttırarak ve %100 yenilenebilir enerji kullanarak karbon nötr olmayı hedefliyoruz.

•    2030 yılı itibarıyla tüketicilerimizin ürünlerimizin kullanımından kaynaklanan sera gazı emisyonlarını ortalama ve nihai ürün başına 2016 yılına kıyasla %25 azaltmasına yönelik yenilikleri hayata geçirmiş olmayı hedefliyoruz.

•    2030 yılı itibarıyla ürünlerimizin sevkiyatına ilişkin sera gazı emisyonunu 2016 yılına kıyasla ortalama ve nihai ürün başına %50 azaltmış olmayı hedefliyoruz.

•    2030 yılına kadar stratejik tedarikçilerimizin, direkt emisyonlarını 2016 yılına kıyasla mutlak rakamlarla %50 azaltmış olmasını hedefliyoruz.

SU

•    Geliştirdiğimiz formüllerin gerek anakarada gerek kıyı bölgelerinde sucul eko-sistemlere saygılı olmasını garantilemek adına formüllerimizi 2030 yılına kadar çevresel test platformu-muzu kullanarak değerlendireceğiz.

•    Tüketicilerimizin ürünlerimizin kullanımına ilişkin su tüketimini 2016 yılına kıyasla ortalama ve nihai ürün başına %25 azaltmaları için Grup olarak kendimizi 2030 yılına kadar yenilemeyi hedefliyoruz.

•    Endüstriyel süreçlerde kullanılan suyun %100’ünü 2030 yılına kadar geri dönüşüme ve yeniden kullanıma kazandırmış olmayı hedefliyoruz.

•    2030 yılında stratejik tedarikçilerimizin, faaliyet gösterdikleri tüm alanlarda su kaynaklarını sürdürülebilir bir şekilde kullanıyor olmasını hedefliyoruz.

BİYO-ÇEŞİTLİLİK

•    2030 yılına kadar formüllerimizin ve ambalaj malzemelerimizin biyolojik temelli içerik maddelerinin %100’ü izlenebilir özellikte olacak ve sürdürülebilir kaynaklardan elde edilecek. Bunların hiçbiri ormanların tahribatına yol açmayacak.

•    2030 yılı itibarıyla doğal habitatlar üzerindeki olumsuz etkileri azaltmak için içerik malzemelerimizin elde edilmesi bakımından önem arz eden toprak işgalini, 2019 yılına kıyasla iyileştirmiş olmayı hedefliyoruz.

•    2030 yılı itibarıyla endüstriyel sahalarımızda ve operasyonlarımızda kullanılan binalarımızın %100’ü, 2019 yılına kıyasla biyo-çeşitlilik üzerinde olumlu bir etkiye sahip olacak.

KAYNAKLAR

•    2030 yılı itibarıyla formüllerimizdeki içerik maddelerimizin %95’i biyolojik temelli olacak, bol bulunan minerallerden veya döngüsel süreçlerden elde edilecek.

•    2030 yılı itibarıyla ürünlerimizde kullanılan ambalaj yoğunluğunu 2019 yılına kıyasla %20 azaltmış olacağız.

•    2030 yılı itibarıyla ambalajlamada kullanılan plastiklerin %100’ü geri dönüşüme kazandırılmış maddelerden veya biyolojik temelli kaynaklardan elde edilecek. (Bu hedefin %50’sine 2025 yılına kadar ulaşmış olmayı amaçlıyoruz.)

•    2030 yılı itibarıyla sahalarımızda açığa çıkan atıkların %100’ü geri dönüşüme ve yeniden kullanıma kazandırılacak.

•    2025 yılına kadar plastik ambalajlarımızın %100’ünü yeniden doldurulabilir, yeniden kullanılabilir, geri dönüşüme kazandırılabilir veya biyolojik olarak bozunabilir kaynaklardan elde ediyor olacağız.

•    2025 yılına kadar yeni stantlarımızın %100’ü döngüsel ekonomi ilkeleri gözetilerek eko-dizayn esasına göre tasarlanacak ve yeni mağazalarımızın %100’ü sürdürülebilirlik ilkelerimize uygun olarak tasarlanacak.

GRUP’UN İŞ EKO-SİSTEMİ

•    2030 yılına kadar stratejik tedarikçilerimizin çalışanlarının %100’üne en az geçinmeye yetecek düzeyde maaş verilmesini, kendilerinin ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin temel ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayacağız.

•    2030 yılında dezavantajlı toplumlardan gelen 100.000 kişinin daha istihdama erişimini sağlayacağız.

•    2022 yılı itibarıyla ürünler için Çevresel ve Sosyal Etiketleme Sistemi, Grup’un durulama gerektirmeyen ürünlerinin tamamına uygulanacak.

•    2022 yılı itibarıyla Grup’un ürünlerinin %100’ü eko-dizayna sahip olacak.

•    2030 yılında 3 milyon kişi markalarımızın sosyal programlarından (suya erişim, eğitime ve mesleki eğitime erişim) yaralanıyor olacak.

•    TOPLUMLAR

•    2023 yılına kadar ihtiyaç sahibi kadınları desteklemek için 50 Milyon Euro değerinde yatırım-da bulunmuş olacağız.

•    2030 yılına kadar L’Oréal Doğa Yenileme Fonu, bozulan eko-sistemlerin bir milyon hektarlık kısmının iyileşmesine yardımcı olmak üzere 50 Milyon Euro değerinde yatırım yapmış olacak.

•    2030 yılı itibarıyla fon, 15 ila 20 milyon ton CO2 salınımının kontrol altına alınmasına katkıda bulunmuş olacak ve yüzlerce iş imkanı yaratılmış olacak.

•    2030 yılı itibarıyla daha döngüsel ekonomiyi destekleyen projeleri finanse etmek için 50 Milyon Euro değerinde yatırım yapmış olacağız.