Sosyal Medya

Sağlık

Ruh Sağlığına Yönelik Yapay Zeka Uygulamaları Risk mi, Avantaj mı?: Cebimdeki Terapist!

“Cep terapisti” olarak anılan bu chatbot’ların, psikiyatrist veya terapistlere gidemeyen kişiler için faydalı olduğunu savunanlar kadar, bu uygulamalardan tavsiye almayı tehlikeli bulanlar da var. Medicana Ataköy Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uzm. Dr. Seda Tanrıverdi Oluğ, cep terapistleriyle ilgili şunları söyledi...

Ruh Sağlığına Yönelik Yapay Zeka Uygulamaları Risk mi, Avantaj mı?: Cebimdeki Terapist!

 

Son dönemde ruh sağlığı sorunlarında yapay zeka destekli sohbet uygulamalarına başvuranların sayısı tüm dünyada artıyor. “Cep terapisti” olarak anılan bu chatbot’ların, psikiyatrist veya terapistlere gidemeyen kişiler için faydalı olduğunu savunanlar kadar, bu uygulamalardan tavsiye almayı tehlikeli bulanlar da var. Medicana Ataköy Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uzm. Dr. Seda Tanrıverdi Oluğ, cep terapistleriyle ilgili şunları söyledi: “Sanal terapist uygulamaları, robot terapistler ve sosyal robotların bazıları kısmen terapist gibi işlev görüyor. Yapay zeka ile daha çok kişinin terapiye ulaşabilmesi bir avantaj ancak terapiler, sadece danışan hakkında bilgi toplamak ve tanı koymaktan ibaret değildir. Terapi odasında bazen sadece karşılıklı susmak ve hissetmek gibi süreçler de vardır, ki bunu bir algoritmaya yüklemek olası değildir.”

 

Ruh sağlığı alanında yapay zeka uygulamalarının kullanımı giderek artarken bazı endişeleri ve etik tartışmaları da beraberinde getiriyor. Kullanıcının sohbet ederek bilgilerini aktardığı yapay zeka uygulamaları, daha sonra sahip olduğu algoritmayla kişilere yaşadıkları sorunlarla ilgili tavsiyelerde bulunuyor.

“Önümüzdeki yıllarda daha da yaygınlaşacak”

Medicana Ataköy Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uzm. Dr. Seda Tanrıverdi Oluğ, bu chatbot’ların kişilerin ruh sağlığı alanında tedaviye ulaşabilmek için bir çözüm arayışı olduğunu söyledi: “Nüfus artışına paralel olarak, yetişmiş uzman sayısı, gelişmiş ülkelerde dahi ruh sağlığında etkin tedavi ihtiyacını karşılayacak seviyede değildir. Bu da insanları teknolojik gelişmeler ışığında doğan yapay zeka uygulamaları ile kısmen de olsa çözüm arayışına itiyor. Her ne kadar birtakım kaygıları ve etik tartışmaları barındırsa da, yapay zeka alanındaki gelişmeler, önümüzdeki yıllarda bu uygulamaların daha da yaygınlaşacağına işaret ediyor.”

“Şizofreni, depresyon ve obsesif-kompülsif bozuklukların erken teşhisine yardımcı oluyor”

Yapay zeka uygulamalarının tanıda kullanılmasıyla ilgili çalışmalarda olumlu sonuçlar alındığını ifade eden Uzm. Dr. Seda Tanrıverdi Oluğ; şizofreni, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, sosyal anksiyete, otizm, obsesif-kompülsif bozukluk ve yeme bozukluklarının erken teşhis edilmesine yardımcı olan tanı koyma araçlarının bulunduğunu belirtti: “Bu teknolojilerin tedavi kısmında ise, bazı modeller terapisti desteklemek için, bazı modeller ise kısmen terapist gibi işlev görmektedir. Bu noktada sanal terapist uygulamaları, robot terapistler, sosyal robotlar gibi yeni uygulamalar karşımıza çıkıyor. Bu robotlar, sahip oldukları algoritmalar ile bir uzmandan bağımsız olarak danışana yanıt verebilen özelliklere sahip. Örneğin; depresyon ve anksiyete belirtileri taşıyan öğrenciler üzerinde denenen bir web tabanlı sohbet robotu sayesinde, gruptaki depresyon ve anksiyete belirtilerinde anlamlı düzeyde düşüş kayda geçirildi. Bu sohbet robotları; danışanlara etkinlik, kitap ve benzeri konularda önerilerde bulunabiliyor. Kaygı ve depresyon belirtileri olan yetişkinler ve madde bağımlılığı olan ergenlerin tedavisinde kullanılıp olumlu sonuçlar elde edilen chatbot’lar da bulunuyor.”

Türkiye’de de ruh sağlığında yapay zekanın kullanımı araştırılıyor

Psikoterapi uygulamalarında yapay zeka kullanımının, terapötik süreçlerin etkinliğinin artırılması, terapiye daha fazla insanın ulaşımı ve etkin kaynak kullanımı açısından avantajlar sunduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Oluğ; bu konudaki itirazlara da değindi: “Türkiye’ de ruh sağlığı alanında yapay zekanın kullanımına dair çeşitli araştırmalar yapılmaya başlanmakla beraber henüz yeni uygulamalardır. Yapay zekanın ruh sağlığı alanında kullanımına dair itirazlar, makine-bilgisayar temelli ve belirli algoritmalarla ilerleyen bir terapötik sürecin insanı anlamaya ve hissetmeye dair yaklaşımlardan uzak olduğu noktasındadır. İyileştirici süreç, sadece danışan hakkında bilgi toplamak ve tanı koymak temelinde ilerlemez. Terapi odasında bazen sadece karşılıklı susmak ve hissetmek gibi süreçler de vardır, ki böyle bir süreci bir bilgisayarın algoritmasına yüklemek pek de olası değildir.”

“Doğal afetler ve salgınlarda toplu terapi için kullanılabilir”

Yapay zeka uygulamalarının terapi süreçlerinde farklı amaçlarla geliştirildiğini ve aslında terapisti yok saymadığının altını çizen Uzm. Dr. Oluğ; “Bu teknolojlerin, aslında deneyimli bir terapistin değerlendirmesine dayanan süreçleri desteklemek adına geliştirildiğini fark ediyoruz. Terapi odası dışında da bireylerin kendine yardım süreçlerinin desteklenmesi önemli. Yapay zeka uygulamalarının ruh sağlığı alanındaki rolünün tam olarak doğru bir noktaya yerleştirilmesi gerekir. Araştırmalar gösteriyor ki, tanı ve terapi süreçlerinde yapay zeka uygulamalarını kullanmak sürecin tamamen otomatikleşmesi anlamı taşımaz. Sonunda çıktıyı bir terapistin değerlendirmelerine dayandırdığınızda, yapay zeka uygulamaları terapi süreçlerini destekleyen önemli bir araca dönüşebilir. Örneğin; doğal afetler veya büyük salgınlarda aynı anda birden çok kişiye psikolojik ilkyardımın gerekli olabildiği durumlar başta olmak üzere, yapay zeka uygulamalarının avantajlarından yararlanmak oldukça anlamlı olur” diye konuştu.